Beşiktaş JK: 36 Ankara İl Özel İdare: 25

* Güzel insan şu henbolcular vallahi(!), kulüp gitikçe dibe batıyor, paralarını alamıyorlar, tribünlere taraftar gelmiyor ama bu adamlar her sene aynı şekilde devam etmeyi bi şekilde başarıyorlar. Dünyanın başka yerinde böyle bir durum olsa inanılmaz başarı hikayesi ibaresi ile belki filmleri çekilir, heykelleri dikilir.
* Ligin 6. haftası ve namağlup yolumuza devam ediyoruz.
* Beşiktaş ile karşılaşacak rakip takım oyuncularınının maç öncesi psikolojik durumları nasıldır acaba? Ne hissediyorlar?
* Futbolda yapamadıklarımızı hentbolda görmek güzel, altyapıdan çıkan gençlerimiz var!
* Hentbolcuların gollerden sonra tribünlere bakıp taraftarlarla göz göze gelmesi ne kadar güzel, "bu gol senin için" dermiş gibi.

* Tribündeki insan sayısı o kadar az ve o kadar bilindik simalar ki oyuncularda tanıyor gelenleri. Değil profesyonel maç, başka mahalleden kişilerle yapılan maça çağrılmış arkadaşlar gibi. Ortada iddasına bi baklava yok.
* Yaşlandım sanırım, her seferinde salona giden o yokuşu çıkarken dahada fazla terleyip, yoruluyorum.

Küpeli zibidi

Günler süren planlar sonucunda aşağıda bir yerde yazdığım şekilde evlenme teklifinde bulundum, kabul da görüldü. Ailelerin durumu öğrenmesiyle "ne zaman tanışıcaz? hadi oğlum" baskılarıyla acil etiketi ile bütün planlar iptal edilerek tanışma faslı öne çekildi ve gün geldi çattı. Elde çiçek, çikolata, üstümüzde resmi sayılabilecek kumaş bir pantolon, onu tamamlayan siyah gömlek ve gri bir kazak. Oldum olası resmi giyimden nefret etmişimdir, insan kendini nasıl rahat hissediyorsa o şekilde giyinmeli. Onun yanısıra bir insanın giyim tarzı karakterinide yansıtır. Ama bazen baskılara/adetlere istemesinizde boyun eğmek zorunda kalıyorsunuz. Hayatta farkında olmadan iş görüşmelerinde, yolda yürürken karşıdan gelen veya yeni tanıştığınız biri tarafından bazen detaylıca, bazen ise öyle gözucuyla tartılırsınız, bazen bu tartılma olayını farkına varrısınız bazen tınlamaznız. Ben bu tür davranışlardan pek hoşnut olmayan biri olarak bariz herkesin gözü üzerimde olduğunu bilerekten, ileride kayınpederim ve kayınvalidem olacaklarını düşündüğüm insanların yanısıra gayet kalabalık bir topluluğun karşısında kuruldum koltuğa. İnsanın kendinisini o kurbanlık hayvan pazarında kurbanlıklar gibi hissetmesi nedir o zaman anladım. Aman Allahım o ne süzmeler, ne tartmalar! "Bu mu benim kızıma talip olan şu küpeli kıl kuyruk?" bakışları ki sessiz sedasız gömüldüm kolduğa, koltuk mu rahattı yoksa ben o bakışların ağırlığından mı ezildim çözemedim. Bi ara kendimi mutfağa attığımı hatırlıyorum, biraz nefes almak, biraz gözlerden uzak kalmak iyi oldu. Kafayı dağıttım, arada tevedeki Trabzon maçına göz gezdirdim. Tabi bu arada içeride iyice birbirleriyle ahpab olan iki aile bireylerinin sesleri kulaklarımıza gelmeye devam ediyordu. Bizim oralı insanlar öyledir, ufak yer olmasından dolayı eskiler birbirleri ile bir şekilde bir ortak tanıdık bulurlar, kaynaşırlar. Geceyi biraz heyecanlı, biraz sıkıntılı şekilde kazasız belasız atlattık, sözüde. Artık sözüde başka zaman yazar, gün gelir bakar bakar iç çekerim!