Lefter Küçükandonyadis'den 6-7 Eylül


"Onbeş gün önce gol attığımda omuzlardaydım. O gün ise kayalar ve boya tenekeleriyle karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Evde ne pencere, ne kapı kalmıştı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. İstanbul'dan Emniyet Müdürü evime geldi. Gece gördüğü manzara karşısında 'Aman Allahım' demişti. Çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim."

Siyahın içinde beyazı aramak



* Siyasetin etkisi: Beşiktaş'ı 2004-12 yılları arasında yönetip en dibi gösteren Yıldırım Demirören'in hangi kriterlere göre Futbol Federasyonu Başkanlığına getirildiği muammadır. YD'nin en son hediyesi ise;

“Bu süreci çok iyi yürüttük. Herkesin bize teşekkür borcu var”  söylemleri sonrası Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin aldığı cezalardır.

* Dünya ile dalga geçmek: Mali nedenlerden dolayı avrupadan men edilen, şikeden suçlanan bir kulübün başkanın o ülkenin Uefa ile halk ile adeta dalga geçercesine Federasyon başkanlığına getirilmesi.

* Sözün bittiği yer: şikeden dolayı yargılanan bir kişinin Beşiktaş başkanlığına adaylığını koyup 2088 oy alması.

* Kallavi küfür: Beşiktaş'ı bu hale getirenlere edilecek en büyük küfür ne ise o..!

* Omugazsızlık: Roberto Carlos için değiştirilen maddeler: Kişilere göre özel maddeler çıkartıp kendi koyduğu kurallara riayet edemeyecek kadar kaypak yöneticiler tarafından idare edilmek...

* Bertaraf olmak: Tribünlerde siyaset yapılmasın derken oyuncuların, yöneticilerin hatta milletvekillerinin maç sonları yaptığı açıklamalar, hareketler. Siyaset yapacaksanız benim istediğim şekilde yaparsınız...

* Geleceğe güvenle bakmak: Önder Özen, Biliç iklisinin göreve getirilerek kulübün profesyonel bir yapıya bürünmesi için yapılan hamleler.

* Futbol hakkında Önder Özen konuşacak demesine rağmen eski yönetici tipine uygun söylemler sergileyen Fikret Orman, sen bize en son yaptığın sponsorluk projeleri ve yenileri ile gel başkan. Konuşmayı işi bilenlere bırak.

* Yeni sezonun güzelliği: İsminden başka hiçbir şeyi bi halta benzemeyen olmpiyat stadına stad olduğunu hatırlatan güzel taraftara...

* Teşekkürün en büyüğü: Avrupa kupalarına gidemeyceğini bilmesine rağmen sonuna kadar mücadele eden ve kazanan o güzel topçulara.

* Şeref Bey'e kısa bir veda: çocukluk, gençlik, umutlarım, üzüntülerim...