Dalgadaki kelimeler




Güneşin verdiği sıcaklığı duymaya göriyim. Giyinişime özen gösterip dakikalara ayna başında süslenip püslenip , elime kitabımı alır veya o günlerde okuduğum bir kitap yoksa yolda bir gazete almayı kafama koyarak yola çıkarım. Bir iki dakikalık yürüyüşten sonra yolun gidiş istikametindeki caddenin karşı yakasına geçip, boş bir minübüsü gözüme kestirip, el sallayarak geçireceğim güzel günün düşüncesiyle durdurup binerim .
Yarım saatlik trafiğin ve insan kalabalıklarından geçtikten sonra varır minübüs Üsüküdar'daki son durağına. İnsan kalabalıklarkların arasında ağır adımlarla sahile doğru yol alırım. Sahile varmadan tüp geçidin solunda yer alan gazeteciden her zaman aldığım gazeteyi rica edip ücretini ödedikten sonra deniz ile güneşin sevişmesi eşliğinde sahile doğru varmak için adımlarımı biraz daha hızlandırırım. Birkaç dakika sonra sahile varmışımdır artık. Kız Kulesi'nin karşısında boş bir bank arar gözlerim. Fazla sürmez bulmam. İlk önce denizin güzel kokusunu derin bir şekilde içime çekip sahilde bulunan cafelerden birinden bir demli çay söyleyip cebimden çıkarttığım sigaramı yakar derin bir nefes aldıktan sonra dalgaların , martıların ve bunlara karışan araç seslerinin arasında içinde kaybolacağım dünyaya dalarım. İşte o bankta oturan adam benim.

Hiç yorum yok: