akp ve Şeref Bey stadının direkleri

STADYUM İÇİN DAYATMA YAPILIYOR' “İstanbul’da gözümüze sokulmuş çiviler var. Bunların çıkarılması çok saygıdeğer davranışlardır. Dolmabahçe Stadyumu konusu var. Bu benim önüme zaman zaman bir dayatma olarak getiriliyor. Dolmabahçe Stadyumu 1940’larda yapıldı. Birçok yerde top koşturacak alan var, ama bir tarih bilinçsizliğiyle mi, yoksa bir kasıtla mı, -ben kasıt olduğunu düşünüyorum- Dolmabahçe Sarayı’nın arkasına yapılmış.” 'ON BİNLERCE İNSANIN TEPİNDİĞİ ALAN...' “O vadinin içine stadyum sokulur mu? Adı üzerinde dolgu alanı.. Dolmabahçe orası... Dolgu... Eminönü Yeni Cami kazık üzerine oturtulmuştur, Dolmabahçe de öyledir. Siz bu tarafa on binlerce insanın tepineceği bir alan yaparsanız, zaman içinde Dolmabahçe denize doğru akmaya mahkumdur.”'BÜYÜTMEK İSTİYORLAR ZORLANIYORUM' “Stadyumla ilgili yeni bir proje hazırlanmış ‘Bu yetmez, burayı büyütelim’ diyorlar. ‘Stadyumu genişletelim, araya kongre merkezi koyalım, bir de otopark koyalım’ diyorlar. Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? Bu konuda zorlanıyorum. Stadyumları şehir dışına, trafiğin tıkanmayacağı yerlere alalım...”

Bu sözlerin sahibi Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay. Farz edelim ki söyledikleri doğru, bizler tepiniyoruz ve bu nedenlede Dolmabahçe Sarayı denize doğru kayıyor. Biz duyarlı olan bir taraftar topluluğu ve kulüp olarak dedik ki; ”arkadaş haklısın, bize farklı bir stad yap. Burasını da devlete bırakıyoruz”. Böyle bir durumda bu alan park, bahçe gibi bütün halkın kullanabileceği bir alan olarak mı düzenlenecek? İnsan ne kadar saf olursa olsun bu kadar değerli bir alanın park, bahçe olarak kullanacağına inanmaz. İnansa bile akp tarzı bir zihniyet bu alanı para babalarına satmadan bırakmaz. Böyle bir alanın getirisi Ali Sami Yen'in getirisinden kesinlikle kat ve kat fazladır ki akp'nin para eder ne varsa sattığı bir ortamda bu alanı halkın kullanabileceği bir alan olarak düzenleyeceğini düşünmek enayiliktir. Bu tür söylemler bundan öncede dile getirildi, hatta bazı yöneticiler hükümetin bu alanın karşılığında farklı yerlerde stad taahhüt ettiğini bile söyledi. Bugün Bakan Günay tarafından açıktan söylenmesede dile getirilmesi sadece görev bilincinde olan bir görevlinin söylemi değil kapitalist bazı çevrelerin parti üzerinden istekleridir, hatta direk olarak parti düşüncesidir diyebiliriz.

Dolmabahçe'ye duyarlı olan bakanımızın nedeni tarih, turizm ise;

* Metro çalışmaları esnasında Topkapı Sarayı'n da çatlaklar oluştu.
* Haydarpaşa'da yandaşlara peşkeş çekilen çalışmalar esnasında yangın çıktı, çatı tamamıyla yandı.
* Tarihi Kılıç Ali Paşa camii restorasyon esnasında yandı, büyük hasar oluştu.
* Allianoi sular altında...
* Dünyada doğa turizmi denen bir olgu varken hes adı altında doğanın ırzına geçilmesi.

Basına yansıyan bu durumlara ses çıkarmamasının nedeni nedir?

Ertuğrul Günay sosyalist olduğunu idda eden ama kapitalistlerle, liboşlarla, cemaatçilerle kol kola yürümekten çekinmeyen hatta onlardan daha kralcı olan, kendi partisi tarafından küçük düşürülmesine rağmen o koltuktan kalkmaya yüreğeyi yetmeyen bir isim olarak bugün karşımızda durmaya devam ediyor, durmakla kalmıyor bunları sözcülüğünü yapmaya devam ediyor. Chp'yi günahım kadar sevmesemde yaşanan bazı olaylardan sonra bu zat için doğru veya yanlış şöyle bir yorumda bulunmuşlardı; “bu topraklar bin yıldır böyle bir siyasi dönek görmedi” diye...

Eğer Şeref Bey'i yıkamazlar diye düşünen ve Demirören'e güveneniz var ise hata edersiniz. Demirören ve onun yönetiminde bulunan bir çok yönetici işadamıdır ki bu adamların ipleri bir nevi devletin yani hükümetin elindedir. Yapılacak baskılarla değil stadı yıkmak kulübün tapusunu bile iki dakikada satarlar... Onun içindir ki benim gibi orada tepinmeyi herşeyin üstünde gören Beşiktaş sevdalıları tarafından gazımızı almaya, nabzımızı ölçmeye çalışan bu kişilere gerekli tepki verilmesidir. Aksi taktirde bir bakmışınız geriye elinizde kalan zeytinburnu sırtlarında ismi cola turka arena isiminde ne idüğü belirsiz bir beton yığınından başka bir kalmayacaktır...

Semt bizim, aşk bizim...

1 yorum:

kaan32 dedi ki...

Kesinlikle çok güzel bir tespit.ama bir o kadar da acı gerçeklerle donanmış maalesef.bazen umutsuzluğa kapılmıyor değilim.stadı elimizden alacaklar diye.hatta dün gecede uykum kaçtı ve bunu düşündüm.ne yaparız.nasıl ederiz diye.stadı yıkarlarken önlerine atalım kendimizi,direnelim polis gücüne diye düşündüm.sonra polisi kıramadık o zaman yıkım firmasının ofisini basalım,stadın yerine ne olacaksa onu yapacak firmanın ofisini basalım falan filan diye düşündüm.düşündüm.düşündüm.ama paranın herşeyi satın alabileceği gerçeğinide göz önüne alınca umutsuzluğum bir kat daha artmadı değil.çarşı etiketi altında yavaş yavaş taraftarlarında artık bir müşteri gibi görülmeye başlandığı gerçeğinden de yola çıkarak çıkar yol bulamadım derken tek yolun örgütlenmek hemde öyle böyle değil sım sıkı taş gibi kenetlenmek ve örgütlenmekten geçtiğini gördüm.Ve uyudum...