Mustafa Denizli

Yaş ilerledikçe insan biraz daha huzur, hayata daha pozitif yönden bakmak istiyor ki bu bağlamda artık fanatik taraftar profilinden çıkıp biraz seyirci tarafında olmak hem sinir sistemime hemde bünyeme iyi geleceğini düşünüyorum. Aksi taktirde kafamda kalan saçlarım ya biraz daha dökülecek ya da geri kalan kısmı beyazlamaya devam edecek. Onun için biraz polyanacılık oynamakta yarar var.
Şu güne kadar Mustafa Denizli'yi en çok eleştiren kişilerden biri olarak artık yoruldum, vazgeçtim. Vazgeçmesem ne fayda? Mustafa Denizli bildiğini okumaya, o berbat futbolu oynatmaya devam edecek. Onun için bu yazıda eleştiri yapmak yerine olumlu yönlerini maddeler halinde sıralamayı uygun gördüm. Hadi başlayalım...

* Ertuğrul Sağlam faciasından sonra Mustafa Denizli camiaya ilaç gibi geldiğini söylemek gerek. Şimdi Ertuğrul Sağlam deyince “ne faciası arkadaş?” dediğinizi duyar gibiyim. Taraftarın birçoğunun adam gibi adam dediği E.S'ın omurgasız birisi olduğunu düşünenlerdenim ki buna birçok örnek de verebilirim. Şimdilik bu konuya girmeyelim, dallandırıp budaklandırmayalım. MD göreve başladığından bugüne kadar olan süreç içerisinde yönetimi ve zihniyetini işine karıştırmamayı, karışmak isteyenlere de kendince tavırlar koyarak saf dışı bırakmayı başardı.

* Kokuşmuş basın üzerinde kendinden emin, soğukkanlı, mütevazi, bazen alaycı tavırlarıyla psikolojik olarak ezerek başkalarına yapılan terbiyesizliklerin kendisine yapılmasına asla müsamaha göstermeyeceğini belli etti. Düşünün ki Tigana'ya “babanız yaşıyor mu?” diye soru sorabilen insanları muma çevirdi.

* Ne kadar berbat futbol oynatırsa oynatsın bir şekilde o durumdan takımı çıkarmayı başardı ki bunu yaparken liderlik vasfını, insan psikolojisinden ne kadar anladığını ortaya koydu. İddia ediyorum ki bunu yapabilecek çok fazla td bulamazsınız.

* Tramva geçirmiş bir camiayı o durumdan çıkartıp kendine ve takıma inandırarak umutlarını hep taze tutmasını sağladı.

* Kendinden emin söylemleriyle, rahat tavırlarıyla rakiplerin üzerinde hep bir baskı unsuru oluşturdu ve bundan fazlasıyla da yararlanmasını bildi.

O berbat futbol düşüncesini bir kenara bırakırsak eğer son 10 yıl içerisinde gerek karakteriyle, gerekse davranışlarıyla bu camia da görev alan istisna insanlardan birisi olduğunu kabul etmek gerek. Beşiktaşlı duruşu filan diyerek dillere dolanıp, içi boşaltılan bu olguyu tekrar hayata geçirdiği için kendi adıma mutluyum. O lakabının futbol açısından olmasa da karakter açısından sana ne kadar yakıştığını düşününce şimdi daha iyi anlıyorum.
Allah var kıskanıyorum seni!

İyi ki varsın be Büyük Mustafa...

Hiç yorum yok: