Korku - Yaşar Kurt
Korkuyorum anne
Al beni içine
Alışamadım anne
Al beni yine...
Büyüdüm anne evler büyüdü
Büyüdü papuçlar yollar büyüdü
Orduya istiyorlar
Savaş çıkar diyorlar
Silah veriyorlar anne
Bana öldür diyorlar
Yat diyorlar anne
Kalk diyorlar
Beynim yiyorlar anne
Beynimi yiyorlar..
Kapat televizyonu anne
Seni de kandırıyorlar
Oyunu verme anne
Oyuna gelme anne...
10,5 nömera
* Tigana'dan sonra basına posta koyan birini görmek güzel. Hele ki karga benzetmesi içimde ki yağları eritti. Helal demediysem adam değilim. Ama bu söylemlerin birde rövanşı olacağını Mustafa Denizli unutmamalı. Yapılan bu konuşmaların ardından söylemlerini güçlendirmesi gerekiyor, aksi taktirde bu leş kargaları adamın gözünü oyar, etlerini lime lime eder.
* Belli bir süredir donma, dondurma konuları sayfaların başlıca konularıydı. Dondu, donacak derken en sonunda anlaşma yapıldı ve Delgado'nun sözleşmesi sezon ortasına kadar askıya alındı. Tabiki sözleşmedeki yazılanlar dahilinde, yani Delgado parasını almaya devam edecek. Doğru olanıda bu zaten. Ama işin tartışılması gereken tarafı geçen yıl Delgado'nun sakat olmasına rağmen ameliyata izin vermeyen yönetim, teknik heyet sinek ikilisi. Kendileri açılarından haklı olsalar da bugün gelinen noktada hatalı oldukları fazlasıyla önplana çıkıyor.
* Evet 10,5 nomare'li oyuncumuz sonunda bulundu. Hemde öyle uzak diyarlarda değil yanı başımızda. Ve karşınızda Tabataaaaaaa... Meblağ ise uçukmu uçuk. Tam 8 milyon avro olduğu söyleniyor. Hani 8 değilde 7 olsa ne farkeder ki? Bobo'yu 5 milyon avro'ya satmaya çalışan bir kulübün Tabata'ya 8 milyon veya buna yakın bir rakam vermesi ne kadar iş bilmemezlik, yönetimsizlik kokuyor değil mi? Birde bu transfere onay veren Mustafa Denizli'ye ne demeli? Yürü be Denizli, vizyonuna kurban senin.
* Artık maça geçelim. Gaziantep maçı gerçekden izleyiciler için çok zevkliydi. İki tarafında açık futbol oynayıp, çirkefliğe yatmaması maçın seyir zevkini bir kat daha artırdı. Tek üzücü olan bu güzel futbolun sonuncunda ağların havalanamamasıydı. Maçın teknik taktik analizine girmeyeceğim, benim için önemli olan oynanan futboldu ve bunun karşılığınu bu akşamda fazlasıyla aldım. Bu akşam oynanan futbolun güzelliğini sadece Beşiktaş'a bağlamak haksızlık olacağından dolayı Gaziantep'e de bir alkış lütfen.
* Bir de sanırım sahaya giren bi gerizakalı vardı. Ne işin var ulan senin orada?
* Son olarak yönetimin ne kadar vizyonsuz olduğunu bildiğimden tek kelime etmeyeceğim ama Denizli'nin de bizim yönetimden aşağı kalmadığını gördüm.Lösev Anadolu yakasında açıldı
LÖSEV Lösemili Çocuklar Vakfı,
İstanbul’daki 2. şubesini Anadolu Yakasında Açtı…
Sevgili gönüllümüz,
İstanbul’da sizlerle birlikte yürüttüğümüz çalışmalarımızın en olumlu meyvesi LÖSEV Anadolu Yakası Şubemizi açtık.
İstanbul’da yoğun şekilde devam eden çalışmalarımız, hastalarımıza, firmalarımıza, gönüllülerimize, destekçilerimize daha yakın olma arzumuz sebebiyle Avrupa yakasında 4 yıldır yürüttüğümüz başarılı çalışmalarımızı aynı güç ve heyecanla artık Anadolu Yakasına da taşıyoruz.
Biz tüm çalışmalarımız için desteği ve gücümüzü sizlerden aldık. Hani hep sordunuz ya” Anadolu Yakasında bir LÖSEV Ofisi ne zaman açılacak?”
Şimdi Anadolu Yakası ofisimizde sizleri görmek ve yanımızda olduğunuzu bilmek gücümüze güç katacak.
Sizi Bağdat Caddesinde ki ofisimize davet ediyor ve yanımızda olduğunuzu bilmek istiyoruz.
Sevgilerimizle,
Adres:
Adresimiz: Göztepe Mh. Bağdat Cd. Yenisey Apt.No: 253/A
Kadıköy/ İstanbul
Tel: 0 216 359 85 85 (Göztepe Parkı Karşısı, Köfteci Zeynel’in üst katı)
Hadi Gençler oynayın
Bu seneki takımın performansının yanında yapılan transferleride konuşmak gerektiğini inanıyorum. İlkönce transferler ile başlıyım.
* Takımın eksiği olduğunu düşündüğüm sağbek ve solbeklere yapılan transferler yerindeydi. Özellikle İsmail transfer yüksek bir bedele gelmiş olmasına rağmen iyi bir transferdir. Ama işin ilginci Üzülmez'in sakatlıkdan kurtulur kurtulmaz ilk onbirde yer alması biraz garip ve eleştirilebilecek bir durum. İsmail sonuçda tecrübesiz bir oyuncu değil, aksine hazır bir oyuncu.
* Rıdvan geleceği olan bir oyuncu ama süper lig tecrübesi olmaması nedeniyle zamanla kazandıralabilecek bir oyuncu ve yerindedir.
* Erhan'ın transferi içinise neden yapıldığını bilemiyorum. Erhan oynadığı maçlarda yaptığı bindirmeler ile evet bu adam olacak dense de maçlarda final pasları günü gününe tutmuyor. Biraz dengesiz bir oyuncu. Benim için üzülecek durum ise özkaynakdan bir sağbek veya sağ açığın takıma kazandıralamamış olması. Hani diğer bölgeler için bir bahane üretilebilir, ya sağ taraf için.
* Fink; şampiyonlar ligi oynayacak bir takımın eline geçecek para hiçde azınmayacak bir miktar değil. Bu avantajı kullanıp bu bölgeye çok daha kaliteli bir oyuncu transferi yapılabilecekken neden üst düzey turnuvalarda boy göstermemiş bir oyuncu alındığını bilmiyorum. Fink transferi için yapılan açıklamalarda devre arasında anlaşma yapıldığı söylenmişti. Sanırım o sıralar takımın şampiyon olacağına inanılmıyordu.
* Ferrari; aldığı para, bugüne kadar bonservis ödenmemiş olması dillere dolansada iyi bir transfer olduğu gözüküyor. Hadi hayırlısı.
Şimdi gelelim takımın performansına. Barış kupası ve (i.b.b maçı haricinde) ligdeki bütün maçlarını takip etme şansım oldu. Barış kupasında ki maçları gözönüne aldığımızda iyi alan daraltan, mücadelesi yüksek bir takım görüntüsü verse de ortasahada top yapamayan, dikine oynamayan bir takım görüntüsüde çizmişdi. Takım da yeni oyuncular var düşünsesiyle ve rakiplerin gücü düşünüldüğünde olabilir demişdim ama ligin başlamasıyla değişen bir şey olmadığı ortaya çıkdı. Beşiktaş'ın karşısına çıkan takımların ortasahada çoğalıp, biraz ayağa top yaptığında oyunu istedikleri gibi yönlendirdikleri gözüküyor ki bu şampiyonluğa oynadağını söyleyen bir takım için tezat bir durum.. Antalya maçınının 70 dakikasına kadar kötü oyun devam etti. Diğer maçlardan tek farkı Antalya'nın ayağa top yapamamasıydı ki bunuda ağır ödediler. Gençlerbirliği maçına çıkan kadro ise hayli ilginçdi. Maç sonu Mustafa Denizli'nin yaptığı yorum ise garipdi. Rakibin top oynatmamaya çıkdığını söylemesi futbolla yeni tanışan birinin açıklaması gibiydi. Sonuçda şuana kadar gözüken tablo pek açıcı gözükmüyor, rakiplerin bu sene yaptığı yatırımları gözönüne aldığımızda bu sene lig daha bir çekişmeli olacağı daha ligin başından belli oluyor. İlerki günlerde sakatların iyileşip gelmesiyle takım düzelirmi görücez. Tabiki sadece bizim düzelmemiz tek başına yeterli değil. Biz düzelene kadar rakiplerin durumu ne olacağı da büyük önem taşıyor.
Şairler Parkı'ndan Marmara bu sene belki de Mustafa Denizli sayesinde Demirören'den kurtulabileceğimizi yazmış. Bende kendisine ” boşuna heveslenme Demirören'i devlet bile yıkamaz” diyorum. :)
12 Angry Men [1957]
Sinemalarda şu sıralar istediğim tarzda filmler bulamıyorum, aslında uzun zamandır bu böyle. Sinemada oynayan filmlerin büyük çoğunluğunu amerikan sineması dolduruyor. Bu da doğal olarak birbirinin kopyası filmler anlamına geliyor. Daha farklı filmler bulabilmek için ya uzakdoğu sinemasına veya latin amerika ülkelerine doğru yol almak lazım. O da olmadı benim gibi geçmişe doğru yol alıp kült filmlere uzanmak gerekiyor.
Totti 10 = Roma
Endüstriyelleşen futbolda artık oyuncular daha fazla para kazancağı kulüplere yönelmekteler. Kulüp, camia aşkı denen olgu pek kalmasada buna karşı duran bazı oyuncular vardır. İlk aklıma gelenler Barcelona Puyol, Milan Maldini'dir. Ama bunun ötesinde olan, diğerlerinden ayrılan efsaneler yaşamaktadır. Hem dünyanın sayılı oyuncularından olacaksınız, hem sizi isteyen büyük miktarda paralar ödemek isteyen takımlar olacak, hemde oynadığınız takımın çok büyük başarıları olmayacak, olsa da çok az yaşacaksınız. İşte bu tanıma uyan, aklıma ilk gelen oyuncu Totti'dir. “Kulüp satılır, Totti satılmaz” diyecek kadar taraftarın sevgilisidir. Bu sevgiye ise Totti bütün yaşantısının Roma'ya ödeyerek verdi. Doğma büyüme Romalı olan Totti 1989 yılında daha 13 yaşındayken AS Roma'nın altyapısına girdi. 16 Yaşında A takıma yükseldi ve ogünden bugüne bir efsane oldu. Şuanda Roma'nın ençok forma giyen oyuncusudur ki bugün 33 yaşında, daha ne kadar oynayacağıda bilinmez. Sadece Romalı taraftarlar değil biz futbolseverler içinde bir efsanedir. O “karizmatik, lider ve başlıbaşına bir 10 numara'dır”
2004-2005 sezonunda giydiği bu formada ne güzeldir, ne kadar yakışır kendisine.
Bize de açılın
Benim asıl değinmek istediğim konu ise bu tartışılan açılımın sadece Kürt halkı için olduğu gibi bir izlenim yaratılmasıdır. "İstekler hep Kürt halkına yöneliktir, ya bizler Türk omayanlar? Bizlere bu tür haklar tanınacakmıdır? Bugüne kadar ne başbakanın ne de hükümetin veya basından birinin ağzından böyle bir yorum duymadım. Evet Kürt, Türk'ün dışındakiler sizlerede benzer haklar tanınacak. Tanınacak mı?" diye düşünenler çıkacaktır. Bu açılımında dışında farklı milletlerim bir dipnot olarak bile hatırlanmamaları rahatsız edicidir. Unutulmamaldır ki bu ülkede laz, gürcü, çerkez, arnavut ve ismini hatırlayamadığım bir çok millet bulunmaktadır.