Bu seneki takımın performansının yanında yapılan transferleride konuşmak gerektiğini inanıyorum. İlkönce transferler ile başlıyım.
* Takımın eksiği olduğunu düşündüğüm sağbek ve solbeklere yapılan transferler yerindeydi. Özellikle İsmail transfer yüksek bir bedele gelmiş olmasına rağmen iyi bir transferdir. Ama işin ilginci Üzülmez'in sakatlıkdan kurtulur kurtulmaz ilk onbirde yer alması biraz garip ve eleştirilebilecek bir durum. İsmail sonuçda tecrübesiz bir oyuncu değil, aksine hazır bir oyuncu.
* Rıdvan geleceği olan bir oyuncu ama süper lig tecrübesi olmaması nedeniyle zamanla kazandıralabilecek bir oyuncu ve yerindedir.
* Erhan'ın transferi içinise neden yapıldığını bilemiyorum. Erhan oynadığı maçlarda yaptığı bindirmeler ile evet bu adam olacak dense de maçlarda final pasları günü gününe tutmuyor. Biraz dengesiz bir oyuncu. Benim için üzülecek durum ise özkaynakdan bir sağbek veya sağ açığın takıma kazandıralamamış olması. Hani diğer bölgeler için bir bahane üretilebilir, ya sağ taraf için.
* Fink; şampiyonlar ligi oynayacak bir takımın eline geçecek para hiçde azınmayacak bir miktar değil. Bu avantajı kullanıp bu bölgeye çok daha kaliteli bir oyuncu transferi yapılabilecekken neden üst düzey turnuvalarda boy göstermemiş bir oyuncu alındığını bilmiyorum. Fink transferi için yapılan açıklamalarda devre arasında anlaşma yapıldığı söylenmişti. Sanırım o sıralar takımın şampiyon olacağına inanılmıyordu.
* Ferrari; aldığı para, bugüne kadar bonservis ödenmemiş olması dillere dolansada iyi bir transfer olduğu gözüküyor. Hadi hayırlısı.
Şimdi gelelim takımın performansına. Barış kupası ve (i.b.b maçı haricinde) ligdeki bütün maçlarını takip etme şansım oldu. Barış kupasında ki maçları gözönüne aldığımızda iyi alan daraltan, mücadelesi yüksek bir takım görüntüsü verse de ortasahada top yapamayan, dikine oynamayan bir takım görüntüsüde çizmişdi. Takım da yeni oyuncular var düşünsesiyle ve rakiplerin gücü düşünüldüğünde olabilir demişdim ama ligin başlamasıyla değişen bir şey olmadığı ortaya çıkdı. Beşiktaş'ın karşısına çıkan takımların ortasahada çoğalıp, biraz ayağa top yaptığında oyunu istedikleri gibi yönlendirdikleri gözüküyor ki bu şampiyonluğa oynadağını söyleyen bir takım için tezat bir durum.. Antalya maçınının 70 dakikasına kadar kötü oyun devam etti. Diğer maçlardan tek farkı Antalya'nın ayağa top yapamamasıydı ki bunuda ağır ödediler. Gençlerbirliği maçına çıkan kadro ise hayli ilginçdi. Maç sonu Mustafa Denizli'nin yaptığı yorum ise garipdi. Rakibin top oynatmamaya çıkdığını söylemesi futbolla yeni tanışan birinin açıklaması gibiydi. Sonuçda şuana kadar gözüken tablo pek açıcı gözükmüyor, rakiplerin bu sene yaptığı yatırımları gözönüne aldığımızda bu sene lig daha bir çekişmeli olacağı daha ligin başından belli oluyor. İlerki günlerde sakatların iyileşip gelmesiyle takım düzelirmi görücez. Tabiki sadece bizim düzelmemiz tek başına yeterli değil. Biz düzelene kadar rakiplerin durumu ne olacağı da büyük önem taşıyor.
Şairler Parkı'ndan Marmara bu sene belki de Mustafa Denizli sayesinde Demirören'den kurtulabileceğimizi yazmış. Bende kendisine ” boşuna heveslenme Demirören'i devlet bile yıkamaz” diyorum. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder