Adım adım

Bugün gelinen başarısızlığı sadece oynanan 3-5 maça bağlamak hata olur. Sorunlar ufak ufak toparlanarak büyüdü ve bugüne gelindi. Belki başınızı ağırtıcam ama elimden geldiğince bir iki yazayım istiyorum.

* Geçen sene ne kadar şampiyon olunsa da bu başarının içindeki başarızlık iyi analiz edilmedi, planlama yapılmadı. Yönetim açısından böyle bir şey beklemiyordum ama en azından Mustafa Denizli'nin daha aklı başında davranacağını umuyordum, olmadı. Geçen sene oynanan birçok maçı eleştirmiştim. Penche'de de birçok yazımda bunu dile getirmiştim. Sezon bitiminde Mustafa Denizli'nin kalıyorum, gidiyorum söylemleri arasında tatile çıkması bir kaos yaratsa da sözleşme imzalamasıyla duruldu. Ama bu geçen süreç içinde planlama yapılmadığından gerekli transferler ya yapılmadı, ya da son dakikaya bırakılarak hatalar yapıldı. Zaten birer yıllık sözleşme yapılan teknikdirektörle ne kadar başarı yakalanabilir bu da muamma.

* Yapılan yabancı transferleri gerek blogda gerekse dost ortamında devamlı eleştirdim. Elinizde Ernst gibi bir oyuncu varken onun bir alt modelini almanın, şampiyonlar ligi öncesinde züper ligden hayatı boyunca üst seviye futbol oynamamış, belli bir yaşa gelmiş bir oyuncunun bu kadar yüksek bir meblağa alınmasına devamlı karşı çıktım. Elde ki Türkiye ligi şampiyonluğu, şampiyonlar ligi kozları kullanılamadı. Takımı bir üst seviye transferler yerine eldeki oyunculardan farksız oyuncular alındı. Burada bir üst seviye kelimesini özellikle kullanıyorum, demek istediğim yıldız denilen milyon dolarlık oyuncular değil.

* İçeride yeni yapılan sözleşmelerde ki yüksek bedeller muhakkak bir sorun yaratmıştır diye düşünüyorum. Oyuncular arası para politikası iyi yönetilmedi, uçurumlar oluştu.

* Mustafa Denizli'nin 10 maçta bir kadro oturtamaması ise rotasyon ile anlatılabilecek bir olay kesinlikle değil. Bugün takımı say desem üç oyuncudan fazla kimse sayamaz diye düşünüyorum. Bunun yanısıra bazı oyuncular sahada oynatılmadığı yer kalmadı. Bazı oyuncular bugün sahadayken yarın tribünden izlemeye mahkum edildi, küstrüldü, istemeden bitirildi.

* Sahada oynanan hücum anlamında ki kötü futbol iyi analiz edilmedi. Sorun hep santraforların kısırlığına, yetersizliğine indirgendi. Halbu ki elinizde her türlü santrafor bulunmak da. Bunun biraz açalım. Holosko; boş alanları iyi kullanabilen, süratli. Nobre; ileride baskı yapabilen karambolcü. Batuhan; hava toplarına hakim, geçen sezon kiralık gittiği Eskişehir'de iyi bir sezon geçirdi. Nihat; İspanya'da hep ikinci santrafor olarak oynadı, kariyeri ortada. İkinci santrafor olarak kelimesinin altını çizmek lazım. Bobo; gole yönelik en iyi oyuncunuz. Başarılı olduğu dönemler ceza alanı çevresinde ve yanında ikinci bir santrafor ile oynadı. Sol açık olarak değil.

* Sorun ileri uç olarak algılandığından dolayı ortasahada ki kısır, üretimsizlikden kimse bahsetmedi. Bunun yanısıra defansın kanatlarında oynayan oyuncular devamlı değişti. 5 maç sağ kanat görev yapan Erhan aniden tribüne yollandı, bir anda İbrahim oynamaya başladı. Defansın solu çorba oldu. Bir İsmail, bir Üzülmez, bir Ekrem oynadı. Defans bile oturtulamadı. Ben her zaman şunu savunurum, bir oyuncudan o bölgede %100 verim alınıyorsa kalkıpta başka bir bölgeye kaydırarak verimini %70'lere indirmeye neden olmak hem oyuncuyu hemde takımı zor duruma düşürür. Örnek; Ekrem Dağ

* Bazı maçlar taraftarın yüzünü güldürse de bu sadece takımın gerçek yüzünü örtmesinden başka bir şey değil. Bunu biraz daha açayım. Blogda yazdığım bazı yazılarda ortasahanın iyi top yaptığını diğer bir yazıda ise iyi top yapamadığıni dile getirmişdi. Şimdi sizin aklınıza “bu adam da ne kadar tutursız ” demeyin diye biraz yazdıklarımı açıklamak istiyorum. Beşiktaş rakiplere karşı ortasahası değişim gösteriyor. Maçları ve oyunları tektek anlatmaya çalışacağım.
İleri de basan rakiplere karşı Beşiktaş ortasaha da top yapamıyor, bocalıyor. Örnek; barış kupası.
Açık oynayan takımlara karşı ortasahada ki hakimiyeti ele alıyor, iyi işler yapıyor. Örnek; Gaziantep, Galatasaray maçları.
Ortasahada kalabalık olup, kapanan takımlara karşı paslaşma yüzdesi teknik terimle 1 ve 2 bölgede olsada bu sadece göz yanılması. Örnek; Gençlerbirliği, Kayseri.
Ama bu üç değişik ortasaha görüntüsünde de ortak olan 2. bölgeden 3. bölgeye geçişlerde pas yüzdesinin düşmesi, üretkenliğin azalması, oyunun kanatlara açılamaması, dikine toplarla karşı kaleye gidilememesi, şut çekilememesi.
Belki yazdıklarımda eksiklerim olabilir, bu kadar uzun yazmak bana göre değil.

Hiç yorum yok: