Korkma Ben Varım - Murat Menteş

Hayat örümcek ağı gibidir. Ne zaman ve nasıl insanların yollarının kesişeceği hiç belli olmaz. Yazarımız bir önceki romanında ki -Dublörün Dilemması- gibi yine aynı tarzda yoluna devam ediyor. Daha sonra farklı denemeler yaparmı bilmiyorum ama bu tarzı benim açımdan ilgi çekici. Sadece bu kitapta ufakta olsa bir iki “keşke olmasaydı, sonunu daha iyi bağlasaydı” gibi noktalar mevcut. Mesela Hayati Tehlike ile Fu'nun karşılaşmasının sonucu veya kitabın finalinin çok daha heyecanlı, farklı biteceğini düşünürken sönük şekilde sonlanması gibi.

Kitap, diğer romanda olduğu gibi sona yakın bir bölüm ile başlıyor ve Fu'nun Gönül İşler Bakanlığı'na yapılacak saldırıyı rüyasında görmesiyle devam ediyor. Yazarın burada oluşturmuş olduğu Gönül İşler Bakanlığı öğesi gerçekten ilginç, bu ülkede olmayacak bir durum mudur bilmiyorum. -Olur mu olur vallaha, tırstım- Tırstık diye araya not düştük ya açıklamakta gerek; neymiş, ne yaparmış bu bakanlık, birde şu çekik gözlü sandığınız zat-ı muhterimi tabiki. Nedir Gönül İşler Bakanlığı: bu kurum devlet eliyle aşık olduğunuzu resmi olarak onaylıyor. “Yok daha neler?” demeyin öyle, aşık olduğunuz kişinin adını söyleyerek başvurduktan sonra eğer kabul görürse dini alimler tarafından sözlü mülakata çağrılıyorsunuz. Bu mülakat sonunda alimlere verdiğiniz cevaplar uygun görüldüğü taktirde size bir AŞKart tahsis ediliyor. Yani devlet eliyle aşkınız onaylanmış oluyor. Ayrıca bu karttan çeşitli indirimler, avantajlar sağlayabiliyorsunuz. Tabiki bu da ömür boyu değil, 3 yılda bir yenilemeniz gerekiyor. Nasıl ama? Şimdi gelelim Fu dediğimiz karaktere; Fu, Fuat Tufa'nın kısaltılmış hali. Gönül İşleri Bakanlığı'nın basın müsteşarı ve Dublörün Dilemması'ndan hatırlayacağınız Nuh Tufan'ın afilli filintalardan arkadaşı. Ayrıca kitabın ilerki sayfalarında aynı sınıftan başka bir karakter daha dahil olacak ki bu da Müntekim Gıcırbey. Fuat Tufa uzakdoğu kültürüyle yoğrulmuş, gayet atletik, yakın-uzak-orta dövüş sanatlarına hakim bir çekirge. Gıcırbey'in ismi geçmişken ondan da bahsetmeden olmaz. Gıcırbey insanlardan para karşılığı intkam alan bir işle meşgul, intikam diyince öldürmek olarak algılamayın, o insanları rezil etmek için uğraşıyor. Yardımcısı ise üst komşusu rahmetli Kevser'in babaannesi cinci Ruhiye ve cini Jajha.
Gelelim kitabın tehlikeli-eli kanlı-bir o kadarda aşk adamı olan Hayati Tehlike'ye. -Nereden buluyor arkadaş böyle garip isimleri- Adamın ismi ile yaptığı iş ancak bu kadar uyuşur. Hayati Tehlike Niko'nun yakın arkadaşı. Birgün otel odasında çıkan kavgada dokuzcu kattın penceresinden yakuzalar tarafından atılırlar, bunun sonucunda Niko hayatını kaybeder. Hayati ise hastane odasındaki günlerinden sonra yaşamına devam eder. İşte Hayati Tehlike'nin hayatı bu vesileyle yön değiştirir. -Niko ünlü mafya babası Atom Bombacıyan'ın yeğeni midir, oğlu mudur tam hatırlamıyorum. - Atom Bombacıyan ile tanışan Hayati artık mafyanın içinde yer almaya başlar.

Kitap dört ana karakter üzerinde kurgulanıyor. Fu, Gıcırbey, Şebnem Şubimi ve Hayati Tehlike. Gelelim üstünkörü konuya; Fu, Hayati'nin GİB başvurmasından sonra aldığı olumsuz yanıt sonucunda bakanlığa yapılan kanlı saldırıdan sorumlu olduğu sonucuna varıyor, Gıcırbey ise aşık olduğu kadının böyle bir mafya adamının elinde zarar görmemesi için Fu ile işbirliğine gidiyor. Ve bu ölüm kalım mücadelesinin içerisinde Hayati Tehlike ile Şebnem arasında mafyadan apartılan romantik mi romantik sahnelerle desteklenen aşk hikayesi.
Bu karakterlerin yanısıra Atom Bombacıyan'ın sağkolu Abidin Dandini, Hayati Tehlike'nin maddelere hükmeden oğlu Gerçek, Şebnem'in eski Emniyet Müdürü olan babası Şerif Şubimi, Abidin Dandini'nin yavuklusu Leyla Kalahari, Hayati Tehlike'nin bir gecelik kaçamağı ve plotonik aşkı Neptün Petunya gibi yan karakterler ile desteklenen ilginç ve kendine bağlayan bir kitap sizi bekliyor.

Hiç yorum yok: