Rezillikler Diyarı

Fenerbahçe Ülker – Efes Pilsen basketbol maçında yaşanan rezilliği nasıl anlatırsak anlatalım kelimeler kifayetsiz kalacaktır. Yaşanan bu olayın çok sıcak olması itibariyle Fenerbahçe'ye yüklenecek gibi gözüksek de bu sorun sadece bu camiayı ilgilendirmemekte Türkiye'nin genelini kapsamaktadır. Malesef ki yıllarca x kulübün parası var , y kulübün lobisi var , yok onun burada tanıdığı var düşüncesiyle sessiz kalınan , ufak tefek cezalar ile örtbas edilen bu rezilliklerin başlıca sorumluları ağzından çıkanlardan habersiz yöneticiler -Aziz Yıldırım , Mahmut Uslu , Murat Özaydınlı , Adnan Polat, Yıldırım Deirören , Ali İpek, Cemal Aydın- , bunlara çanak tutan basın , federasyon ve görmezden gelen devlet yetkilileridir.
Kapitalizm'in girdiği her alanda bu tür davranışlar hızla artmaktadır. Özellikle son yıllarda Fenerbahçe gibi camiaların yöneticiler tarafından pompalanan başarı için herşey mübahtır manteletisi tribünleri hızlıca sarıp , başarısızlıkta istenmeyen tepkilere neden olmaktadır. Özel hayatında kültürlü , eğitimli olan insanların bu hale gelmesi kesinlikle tesadüf olamaz. Yöneticilere eşlik eden basın tarafından uzun bir vade de insanların bilinç altına yerleştirilen bu düşünce tarzı , sporun anlamını bilmeyen, başarıya aç topluluklar yaratmıştır. Bahsetmiş olduğum bu süreçte tribünlerdeki insanları dolduruşa getiren , bu tarz olayların başlıca aktörleri olan yöneticiler ise istedikleri gibi at koşturmaya devam etmektedir.
Federasyonlar bu yaşanan olaylara alet olmakta kaz yanmasın diyerekten olayları yapanlara göz boyamak amacıyla saçma sapan komik cezalar vermektedir.
Basın için söylenecek pek bir şey yoktur. Tek derdi ne kadar gazete satarım , ne kadar izlenirim olan bir topluluğun yapacağı davranış dün , bugün ve yarın ki gibi yine ortalığı karıştırıp , kenara çekilerek zevkle izlemektir.
Devlet yetkililerin sessizliğini ise nasıl anlatabiliriz bilmiyorum Ama akla yatan tek neden oy kaybı olarak gözükmektedir. Sahada oynayan oyunculara fiili saldırıda bulunan insanların birilerinin araya giremesiyle nasıl kısa sürede ceza almadan , içeriden çıkartıldığını sanırım bilmeyen yoktur. Bu araya girmeler olmasa bile ne kadar ceza aldığı veya almadığı ortadadır. Adaletin tribünlerde , adı spor kulübü olan oluşumlarda neden geçerli olmadığını ise kara kaplı kitapta yazanlarla nasıl açıklarız bilmiyorum.
Bu yaşanan rezilliklere sen öyle yapmıştın , yok tahrik ettiler, yok emniyet yeterli tedbir almamıştı, gibi saçma sapan kılıflar uydurarak olayın vahimiyetini hafifletmeye çalışmak hatadır. Aksine bunu yapan camialarda dahil olmak üzere bu tür olayların üstüne gidilmesi gerekmektedir ki bir daha yaşanılmasın.

Ülkenin prestijinin ne hale geldiğini yazmaya gerek bile duymuyorum , herşey ortadadır.

Lucescu'nun bir lafı ile yazımı bitiriyorum;”Türkiye , Çavuşesku'nun Romanyası gibi olmasın.”

Hiç yorum yok: