Tiyatro - İnek



Oyunun ismine baktığınızda içinizde bir şüphe oluşmuş olabilir ki aynı şüpheye bende düşmedim desem yalan olur. Ama oyunun konusunu ve en önemlisi yazar kısmında Nazım Hikmet ismini gördüğünüzde oyunu izlemek için içinizde ayrı bir heves uyanıyor, bütün şüphelerinizden arınıyorsunuz. Ha Nazım Hikmet'in yazdığı bir oyun olmasada ben şahsım adına yine gider, oyun için aynı düşüncelere ve eleştiriye burada yer verirdim. Ayrıca isimlerden dolayı oyuna artı bir puan verecek değilim bunuda buradan belirteyim. Oyun genel anlamda pek eğlenceli sayılmaz, aksine ağır. Son 15-20 dk kadar da bu ağırlık, sıkıcı tavrı devam ediyor. Hani oyunun ismi inek ya, evet oyunda bir inek var ve konuda onun üzerinden insanların umutlarını, hayallerini, saplantılarını vb gibi hislerini, davranışlarını ele alıyor. Oyun için ne hissettiniz derseniz, şuan bile ne düşüneceğimi tam olarak bilemiyorum. İyi midir kötü müdür tam anlamıyla çözemedim. Garip! Oyunumuz yaklaşık 2 saatlik bir zaman diliminde iki perdeden ve 6 kişilik bir oyuncu kadrosuyla sahneleniyor. Her oyunda bir favori karakterim olduğu gibi bu oyunda da yine var. Çocuk rolünü oynayan arkadaşı ayrı bir şekilde alkışlıyorum. Birazda konusundan bahsetsek iyi olacak sanırım, yoksa kaçacak gibi duruyorsunuz! Geçim sıkıntısı içinde yaşayan anne, abla, erkek kardeşden oluşan bir ailemiz var. Ailede bulunan erkek çocuğumuzun dersleri pek iç açıcı sayılmaz, bunun üzerine annesi ve ablası bir öğretmen tutarak bu soruna bir çözüm bulabileceklerini düşünürler, ama ortada başka bir sorun vardır, öğretmene ders ücretlerini nasıl ödeyeceklerdir? Aile fertleri kafa kafaya verip ellerinde olan değerli eşyaları satarak semtte bulunan diğer insanlar gibi bir inek alıp, sütünden yararlanmaya karar verirler. Hem bu sayede çocuğun ders ücretini ödeyebilecekler hemde ileride eve ek bir katkı sağlamış olacaklardır, bu düşüncelerini de hızla işleme koyuverirler. Bir hevesle, umutla başlayan inek macerası ilerki günlerde bir saplantıya, değer verdikleri insanlardan, sevdikleri hobilerden, işlerden uzaklaşmaya neden olur, bu da karakterlerimizde rahatsızlık uyandırır. Ama bir türlü bu hislerini,rahatsızlıklarını birbirlerine açıklayamazlar. Psikolojik, garip bir oyun diye nitelendirebilirim sanırım, aslında nasıl nitelendireceğimi de bilmiyorum ya, çözemedim. Herneyse, oyunun konusu genel anlamda bu havada geçiyor, yani yazının başında da dediğim gibi ağır bir oyun. Tiyatro sever bir insansanız gidiniz, ama çok büyük beklentilere de girmeyiniz.

İyi seyirler...



Yazan : NAZIM HİKMET RAN
Yöneten : MEHMET AVDAN
Dramaturgi : DİLEK TEKİNTAŞ
Sahne Tasarımı : MEHMET AVDAN
Işık Tasarımı : VAHIT GEYİK
Kostüm Tasarımı : MEHMET AVDAN
Efekt : METİN TAŞKIRAN
Yönetmen Yardımcısı : BERNA OĞUZUTKU DEMİRER
Süre : 2 SAAT

OYUNCULAR
BERNA OĞUZUTKU DEMIRER, CAN ERTUĞRUL, CEM URAS, IŞIL ZEYNEP TANGÖR, OZAN GÖZEL, ZAFER KIRŞAN

Hiç yorum yok: