Pencerenin kıçındaki özgürlük !



Öyle sevmem tekel durumlarını , ben ne oldum delisi olup , kendini kaf dağında görenleri. Sadece ben değilimdir tabi ki böylelerini sevmeyen. Herkes kıl kapar , uyuz olur da ses çıkarmaz. Sürüye uyar , bana dokunmayan yılan laf salatalarına eşlik eder. Yuvarlanır gider.

Yıllarımı verip , hâla bu meslekten ve bunun bir nevi kaynağı olan vindostan yerim ekmeğimi ama , ama işte! Ne kadar da ekmeğini dolambaçlı yoldan yesem de sevmem mikrozortu. Sevmememin birçok nedeni vardır da en büyüğü sağa sola özgürlük , demokrasi getireceğiz geyikleri , puştlukları altında canlar alan , kanlar akıtan usanın malı olmasıdır . Hani sözde stratejik ortağımızdır , can dostumuzdur , ilelebet müttefiğimizdir ama” koyundan post ayıdan dost olmaz” veya onun gibi birşeydi. Kalkıpta şu satırda koyundan post olur demeyin. Olmaz dedik birkere. Yani sonuçta işin özü ayı. Yalnış anlaşılmasın , amacım hakaret filan değil zamanın da atalarımız söylemiş. İyi de etmiş.

Son yıllarda birçok kişi tarafından linux , linaks , linuks gibi farklı şekillerde söylense de işin özü özgürlük olan , Türk’ünden , Rus’una , İngiliz’ine vb gibi birçok millet tarafından desteklenen , geliştirilen Ünix türevi bir işletim sistemi yükselişe geçti. Mikrozort ne kadar ciddiye almıyor gibi gözükse de farklı ülkelerin devlet kurumları yavaşta olsa Linux’a geçmeye başladı. Bu sevindirici bir durum. Hani ben amerikaya kılım da tek neden bu da değil tabiki. Bu işin birde maddi boyutu var. Microzort ne kadar son kullanıcıya şuanlık dokunmasa da bu herifler birgün oraya da el atacaklar. Yüzlerce dolar vermek niye? Hani burada Ytl demek isterdim ama malum ülkemizin birinci para birimi dolar. Ha derseniz “Ben oyun oynuyorum arkadaş”. O zaman diyecek lafım yok. Bunun yanında Linux’u az çok bilenler şunuda diyebilir “ Unix nerde doğdu da sen bu kadar amerikaya sallıyorsun?”. Yazanın cevabı “E orasıda bendeki çelişki!” der çıkarım işin içinden.

Hiç yorum yok: