1 Mayıs - Boyun Eğme

Genellikle sabahları omuzlarımda bir yük, kafamda tepinin filler, içimde bir karamsarlıkla uyanırım. Bu sabah ise farklı(!), yeni bir yaş, yine bir bayram. Ne güzel... Dünden kalan yorgunluğa gece uykusuzluk, sabah erken kalkmakta eklenince ortalıkta ruhvari dolaşan bir tip peydah oluyor. Ağır hareketlerle ancak yarım saatte el yüz yıkama faslı, giyinme derken evden çıkabiliyorum. Malum günlerden pazar, insanların çoğu yataklarda, olmayanlar ise bayram için toplanılacak semtlerde, yollar bomboş, minübüsler yolcu avında, ağır ağır seyirde. Mimübüsdeyken yol kenarında bir duvarda gözüme bi afiş çarpıyor; “1 Mayıs'ı bayram yaptık, Taksim'i açtık” diye. Aklıma 2009 yılında sendika binasının önünde polisin vatandaşlara yaptığı müdahale geliyor. Dışarıya çıkmaya çalışan vatandaşlara panzerlerin tazikli su sıkarak binadan dışarı çıkarmamak için yaptıkları, bir devlet memurun bir polis memuru tarafındanyerdeyken kafasına atılan tekmeler, sonra aklıma miting dağılırken sessiz sedasız yürüyen gençlere tekme atan polisler. Bu afiş istemsizde olsa düşünmeye itiyor insanı; “bu insanlar tazyikli sulara, biber gazlarına, coplara, tekmelere, yumruklara, tokatlara rağmen mücadele etmeselerdi siz yine bu hakkı tanırmıydınız?” diye. Her zamanki gibi istikametimiz Üsküdar, malum Taksim'e en kolay çıkış güzergahı Dolmabahçe. Ama daha önemlisi Şeref Bey'in o güzel yüzü. Tek taşla iki kuş, Hak ve sevda!
Bu senenin en farklı görüntüsü sanırım Numan Kurtulmuş'un partisi olan Has Partiydi, ondan sonra ise mitinge mehteran ile gelenlerdi. Pek alışagelmiş bir durum değil! Biz ise geçen seneki gibi bu senede TKP ile beraber yürüdük. Bu esnada TKP'nin seçim için hazırlatmış olduğu kısa filmlerinde çok başarılı olduğunu söylemeliyim, diğer partilerin oy isteyen saçma sapan afişleri yerine oy isterken mesajda verme çabası takdire şayan, düşünenlerin akıllarına sağlık.
Ağır adımlar, sloganlar, şarkılar ve büyük bir kalabalıkla yürüyüp meydana polis aramasını geçtikten sonra ulaşabildik. Gerçekten mahşeri bir kalabalık, iğne atsanız yere düşmez. Sendikalar, partiler, taraftarlar, işçiler, emekçiler, feministler, travestiler,eşcinseller, kapalılar, açıklar, çocuğunu yanına alıp gelenler ve niceleri. Sesini duyurmak isteyen herkes, bir renk cümbüşü, ne hoş! İşin daha güzeli ise son iki senedir meydanda veya ondan öncesinde şiddet olaylarının meydana gelmemesi, siz bunu nasıl algılarsınız bilmem ama ben polisin yani kısacası devletin halkına güç gösterisi peşinde koşmak yerine insanlara haklarını verdiklerinde hiçbir olayın olmadığını göstergesi olarak algılıyorum.

Sonuç olarak şarkılarla, türkülerle, halaylarla, sloganlarla bayramımızı kutladık. Son söz ise TKP'nin dediği gibi; ”boyun eğme”.

Hiç yorum yok: