AZPARAGAZ


"Sene 1963 yazı. Hürriyet'te çeşitli alanda ünlü yabancıların İstanbul ziyaretlerini izleyen 'Beyoğlu muhabiri' görevindeyim. O yıllarda İstanbul şimdiki gibi ünlülerin kapı komşusu bir kent değil, haber çıkarmak için sürekli koşturuyoruz. Gazeteye eli boş döndüğüm bir akşam haber kaynaklarımı telefonla yoklarken önümdeki masada oturan Yener Tuğrul yaklaştı: 'Bana Amerika'da küçük bir şehir, bir de erkek adı versene?' Aklıma gelenleri kağıda yazdım. Yedeksubay Yener sempatik bir çocuk. Muhasebe müdürümüz Erdal'ın hala oğlu. Antalya'dan izinli olarak gelmiş, amatör muhabirlik yapacağını duymuştuk. 'Hayrola, ne yazıyorsun?' dedim. Heyecanla yanıtladı: 'Bomba gibi bir haber yakaladım. Amerikalı teneke kralının kızı İstanbul'da yoksul bir Türk'e aşık oldu, evlenecekler. Bir gecekonduda yaşıyorlar. Babası haber almış, mirasından çıkaracak kızını.' Konu benim sahama giriyor. Canım sıkıldı. Az sonra foto muhabiri Yurdaer Acar masamın üstüne 18X24 boyutlu bir dizi fotoğraf koydu: 'Büyük haber, manşetten girer. Kesin ikramiye alırız.' Fotoğraflarda genç bir erkekle başı gitarına eğilmiş bir kız. Erkeğin yüzü ortada, kızın tüm fotoğrafları profilden çekilmiş. Uzun saçları yüzünün yarısını kaplıyor. Arkada ağaçlar, kontrplak bir gecekondu. Tepesinde 'azparagaz' yazılı. Soruyorum: 'Kızın yüzü niye kapalı? Yazıişleri yüzünü görmek ister.' Yurdaer 'Kız mahcup tabiatlı' diyor. 'Peki Azparagaz ne demek?''. ‘‘Para az, gerisi gaz diyor iki sevgili.' Yeşilçamlık senaryo. Olay birinci sayfadan yayımlandı ertesi gün. Yener ve Yurdaer maaş kadar ikramiye ile ödüllendirildi. Hürriyet'in rakibi Malik Yolaç'ın çıkardığı Akşam Gazetesi'nde birkaç gün sonra manşetten bir haber. 'Hürriyet'in yalanı. Amerikalı teneke kralının kızı aslında bir Türk deniz ataşesinin kızı. Yanındaki da ağabeyi. Azparagaz yazılı odacık da ataşenin Kanada'dan dönerken getirdiği buzdolabı, çamaşır makinesinin karton ambalajı.' "

Yukarıdaki yazı uydurma haber anlamına gelen "asparagas" kelimesinin türkçemize kazandırılışını anlatan, Doğan Uluç'un Hurriyet Gazetesi'ndeki bir köşe yazısından alıntı. 1963 yılında her bulduğu habere mal bulmuş mağribi gibi atlayan basın aradan geçen 45 yılda kendini geliştirebilmiş mi? El-cevap: HAYIR

Bu akşam haberlerinde birçok TV kanalı sondakika haberi olarak EXPO 2015 için yapılan oylamayı İzmir'in kazandığını bildirdiler. Hemde büyük bir coşkuyla, EXPO'nun izmir için ne kadar önemli olduğunu (kazanıldığı son dakika haberiyle bildirilecek bu organizasyonun neden bu güne kadar ulusal baasında yer almadığı ayrı bir konu) anlatarak. Ama birkaç dakika sonra bu haberin asılsız olduğu, henüz oylamanın sonuçlanmadığı bildirildi aynı TV kanallarınca. Daha sonrada EXPO 2015 yarışını Milano'nun kazandığı. Anadolu Ajans olayı 19:00 da "İzmir’in EXPO 2015 başarısı...Uluslararası Sergiler Bürosu Genel Kurulunda yapılan oylamada, EXPO 2015’in İzmir’de yapılması kabul edildi." şeklinde duyurmuş. Şu anda internet sitesinde konuyla ilgili haber şöyle; "Paris'teki oylama sırasında dışarıya sızan ilk bilgilere göre EXPO 2015'in İzmir'de yapılacağına ilişkin haberlere rağmen, uluslararası alanda daha fazla tanınma avantajına sahip olan Milano, rakibi İzmir'i geride bıraktı."

O bilgiler dışarıya nasıl yanlış sızmış? Peki bizim bilmediğimiz daha başka hangi bilgiler bu basiretsiz medya vasıtasıyla beynimize sızıyor? Bütün ulusal yayın kuruluşları bu habere anında zıplamayı bilirken, hiçbiri neden "yahu bizi kim kandırmış?" diye merak edip araştırmıyor da olayı "yanlış anlama" olarak geçiştirmeye çalışıyor? Hiç mi utanmıyorlar?

1 yorum:

37927 dedi ki...

* Nothingman öncelikle hoşgeldin...

* Bu ülkenin en büyük sorunlarından biri medya sorunu: istediğini rezil,istediğini vezir ediyor; istediği haberi yayınlıyor, istediği haberi yayınlamıyor; çamur atıyor izi kalıyor - sonrasında o boku kendileri yememiş gibi bir yıl sonra anma haberleri yapıyorlar-;kişi suçluluğu ispatlanana kadar masumdur diye bilinen en temel hukuk kuralını bile hiçe sayıp insanları rencide edici yazılar yazıyorlar, haberler yapıyorlar; yozlaşmanın en temel nedeni kendileri değillermiş gibi bir de eleştiri haberleri yapıyorlar (en sinir bozucu da bu olsa gerek)...

* Uzun lafın kısası medya ciddi bir sorun... İnsan profili değişiyor diyorsak en büyük faktörlerinden biri işte