Taraftar , ligtv , müşteri

Uzun zamandır Beşiktaş taraftarı ile yayıncı kuruluş arasında herkesin bildiği üzere bir gerginlik yaşanıyor. Biteceğede benzemiyor. İki taraf açısından da durumu incelemekte yarar var.
• Yayıncı kuruluş açısından baktığımızda kendileri ticari bir şirket. Yani amaçları kâr etmek. Kulüplere ödenen yüksek miktarda yayın gelirini çıkartıp üzerine kâr etmeleri gerekiyor. Müşteri ise taraftarlar. Yapılan anketlerde –kimin anketi- Gs ve Fb’nin taraftarlarının yüksek sayıda olmasının yanında kapitalist düzende de en iyi müşteri profili. Beşiktaş taraftarı ise kapitalizm’den fazla nasibini almamış , biraz daha sosyalist çizgiye yakın duruyor. Yani sokağın asi çocuğu. Böyle olunca kapitalist düzenin istediği müşteri profiline uymuyor. Bunlar göz alındığında yayıncı kuruluşda tabiki müşterisi olan veya olma ihtimali yüksek kulüplere yöneliyor.

• Beşiktaş taraftarı açısından bakacak olursak eğer kendilerine müşteri gözü ile bakılmasından hoşnut değil. Yönetimden bile kulüp ürünlerine rağbet gösterilmediği yönünde açıklamalar var. Taraftarın söyledikleri ise ülke ekonomisi ile birbir bağlantılı. Ürünler çok pahalı ve dizayn açısından yetersiz. Taraftar olduklarını da her söylemde dile getiriyorlar.


Şimdi bu incelemeleri birleştirecek olursak eğer kapitalist düzendeki müşteri profiline uymayan bu taraftar topluluğunun bağlı olduğu kulüp başarılı olmamaladır. Sonuçta para kazandırmıyorlar. Bunun yerine daha çok para getiren diğer iki kulup her zaman en üst sıralarda olmalıdır. Aksi taktirde ürünler satılmaz. Zarar edilir. Peki bu nasıl aşılacaktır? Böyle durumlarda – örnek bu sene- bu iki kulübün içerisinde yaşanan olaylar çok az değinilerek üstü kapatılır. Ortaya pembe bir tablo çıkartılır. Ligi önde götüren kulübün içerisinde ise oyuncu , yönetici , taraftar hatta sahadaki oynana futbolda yaşananlar olsun farketmez , en ufak anlaşmazlık , yalnışlık beklenmeye çalışılır. Bu sayede günlerce süren propagandalarla federasyon , hakem ve taraftar üzerinde baskı yapılmaya çalışılır. Malesef ki yayıncı kuruluşun tek derdi para kazanmak olmasından dolayı spor,centilmenlik, iş ahlakı gibi kavramlar geçerli değildir. İşte burda taraftar ile yayıncı kuruluş arasında ipler kopuyor. Hayatın olmazsa olmaz kavramlarını hiçe sayarak kendi kulüplerini zarar uğratmak , yıpratmak isteyen yayıncı kuruluşa karşı gerek salonlarda , stadlarda gerekse sanal dünyada ayaklanmış durumdalar. Yaptıkları eylemlerde fazlasıylada haklılar.

Biz müşteri değil taraftarız.




Ekleme: Yukardaki yazıyı yazmamdan iki gün sonra oynanan gs-fb maçının bitiminde a.polat tezgah kurulduğunu ve bu iki takımın ligden düşürüldüğünü söyledi. Bugün ise ismi lazım olmayan bir gazete başlık attıp anket düzenliyor; "Şampiyon aslında belli mi?."
Neymiş? İti an , çomağı hazırla.

Hiç yorum yok: