Bab-ı Esrar - Ahmet Ümit




Bugüne kadar Ahmet Ümit'in yazdığı hiçbir roman okumadım. Neden okumadığımı ise gerçekten bilmiyorum , benim gibi kitap seven bir insan için Ahmet Ümit'le bugüne kadar tanışmamış olmak gerçekten bir kayıp.
Kitapları okumaya başlamadan önce bir alışkanlık olarak kitapların ilk ve son sayfalarına bakarım. Hani sonunu merak ettiğimden filan değil , sadece kaynak veya özel bir not düşülmüşmüdür düşüncesiyle. Tanıtmaya çalışacağım Bab-ı Esrar romanında ise bolca kaynak ve araştırma mevcut. Bu araştırmalar kitabın değerini bir kat daha arttırmasın yanında okuyucuyu bilgilendirmesi açısından da önemli. Bu tarz bilgilendirmelere Adam Fawer'ın romanlarında da fazlasıyla rastlıyoruz.

Kitabın konusuna geçmeden önce karakterleri tanıtmakda yarar var diye düşünüyorum. Kitabın asıl karakterleri olmamalarına rağmen yaşamış , tarihte önemli yerleri olan iki karakter mevcut. Birincisi Mevlana Celaleddin , tanıtmak için fazla söze gerek olmadığını düşünüyorum. İkincisi ise Şems-i Tebrizi diğer adıyla Mevlana Muhammed'dir. Benim gibi birçok kişi bu ismi yeni duymuş olabilir düşüncesiyle kendisi hakkında tanıtıcı birşeyler eklemek veya yazmak şart diye düşünüyorum. Kitabın içinde bu insanlar hakkında bilgiler bulabileceksiniz ama benim gibi ortama hazırlıksız yakalanmanızı istemem.
Buyurun link;
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eems-i_Tebrizi

Diğer karakterlere geçecek olursak eğer kitabın kahramanı Karen Kimya Greenwood. Otuzlu yaşlarda , Mevlevi bir babadan , ingiliz bir anneden olan , bekar , güzel sayılabilir , iş kolik , hamile , sigorta şirketinde experlik yapan bir bayan.
Mennan ; özel sigortanın Konya'da ki acentesi. İmamlık eğitimi almasına rağmen eşinin telkinleriyle ticarete atılmış , tombul,samimi, din konularına düşkün yardımsever bir insan.
Poyraz Bey; Kimya Hanımın Mevlevi olan babası.
Ziya Kuyumcuzade; İkion Turizm'in sahibi.
Ve yan karakterler diyerekten sizleri sıkmadan konuya geçelim.

Karen Kimya Greenwood'un annesi ile babası bir semah gösterisinde karşılaşırlar ve aşık olurlar. Kimya Hanım'ın babası Poyraz Bey bir mevlevidir. Aşkından vazgeçemeyerek dergahı terk edip İngiltere'ye yerleşir. Belli bir zaman sonra hayatlarına giren Şeyh Nesim ile Poyraz Bey öyle birbirlerine bağlanırlar ki bunun sonucu olarak Poyraz Bey ailesini terk eder. Kitabın ilerki sayfalarında tekrar bu konuya dolaylı veya direk olarak değinelecek olduğunuda söyleyelim.
Kimya Hanım Konya'da bulunan müşterileri İkion Turizm ait olan Yakut Otel yangınını araştırması için görevlendirilir. Bu yangın hakkında adli makamlar kaza olduğunu belirtmiş olmasına rağmen ortada iki ölü ve sigortadan alınacak çok büyük miktar bir para vardır.
Kimya Hanım'ı sigorata acentesinin sahibi Mennan Bey karşılar. Eşyalarını bagaja yerleştirdikten sonra beraber otele doğru yol alırlar. Otele yaklaşmışlardır ki Şemsi Tebrizi türbesinin yakınlarında otomobilin lastiğinin patlamasıyla duraklamak zorunda kalırlar. Mennan Bey lastiği değiştirmek için uğraşırken Kimya Hanım'ın yanına cübbeli , gözlerinde sürmeli bulunan bir derviş yaklaşarak eline bir yüzük sıkıştırır. Kimya Hanım şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken Mennan Bey lastiği değiştirmeyi bitirmiştir. Bu yaşanan gariplik farklı bir dünyanın kapılarını açarak iki farklı dünya arasında gidip gelmelere neden olacaktır. Rüyalar, gerçekler , gerçeklerle karışmış rüyalar, dün,bugün , Mevlana ile şemsin ilahi aşkı , adli araştırmalar. Gerçekten çok güzel harmanlanmış bir kitap. Anlatım dili , konusu , okuyucuyu içine çekip farklı bir dünya yaratması ,sonunu sabırsızlıkla bekletmesi gibi bir roman içerisinde ne olması gerekiyorsa hepsi mevcut.

Bu kadar övdüğüme göre artık alıp okursunuz. :)

Hiç yorum yok: